Çarşamba, Nisan 28, 2010

görüş mesafesi

2 canlı olmak
canlı kanlı olmak değilmiş 
öğrendim...

ayaklarım görüş mesafem dahilindeyken
ne zaman görünmez olacaklarını
bekleme süreciymiş
meğersem...

bu arada yeni üyeye alışma
huylarını ufakdan anlama antremanları da dahil
bu 9 aylık deneme süresi paketimize
mesela
uykucu ben
uyanı veriyorum 
tıpkı baban gibi
erkenden

ayrıca
küçük hanım küçük hanım!
başladın bile
bana öğretmeye
dengeli yemek
öyle değil böyle yenir
hayatta kendinden daha çok dikkat edeceğin birileri
kesinlikle bir gün hayatında belirebilir

hmm bu arada
öyle durursan ben sıkışırım 
dikkat et bana haaa
hadi kendin içinde bir şeyler yap
yoksa belini bükerim 
demedi deme...

ara ara sinyaller yollayarak
çok daha fazla iç güdülerimle oynayarak
bilmiş 5 yaş çocuğu gibi
ders vermeye başladın bana
alışmalı bu duruma
daha 22 haftalık olduğuna bakılırsa
bir ömür öğreteceğin bol olacak
galiba bana
_____________________________________________________



her ne kadar 
çok erken başladıkları için
sinirlensemde 
bayılıyorum pınarın ve arçeliğin
anneler günü temalı reklamlarına






durup düşününce
durumumdan mı acaba?
cık değil
gözümün önündeki annem oluyor
müzikleri her çalmaya başladığı anda...


"her gün bakar bana kusurumu görmez
günler gece olsa o ışığı sönmez
ellerim büyüdü avuçlarında
1 tek annem olsun bana birşey olmaz"

mesela
nasıl bir özverinin eseri olduğumuzu da
reklam filmini izleyince anlıyorum

annem 
ben seni çok seviyorum

"arçeliğin gönlünde 
bütün anneler kraliçedir
çok yaşa sen anne
iyiki varsın..." 

logolar eski logo
neden?
çünkü ben de o kadar eskiyim de
ondaaan

Salı, Nisan 27, 2010

hayatlar


dolaşırken şehirleri hızlıca
apartmanların üst üste dizilmiş pencereleri 
çeker mi dikkatinizi
sebepsizce?

nasıl bir dünya var ardında
pembe mi hayatlar
loş mu kalpler
mutlu mu çocuklar
kavgalı mı yaşayanlar...

bu taş kaplı evin 
taşlı önü
denizle kucaklaşıyor

neler yapıyorki içerdekiler
duvar gibi taş kaplı değildir 
di mi kalpleri

bazen bir kahve yapıp
kurulup koltuğa
bakıyorlar mıki pencereden
lacivert denize kapılıp
sonsuzluğa uzanıyor mudur
düşünceleri

sonra birden
oturdukları yerden fırlayıp
içerideki odaya gidince
unutuyorlar mıdır
neden kalktıklarını
tıpkı benim gibi...

Cumartesi, Nisan 24, 2010

dönmesem geri

egedeyim...
sarmaşık güller pıtırdamış
gelincikler tarla olmuş
ama deniz gibi dalgalanıyor


tırnaklar var 
yer cüceleri
eflatun mu desem 
ne renk olarak tarif etsem?
yerleri pırıl pırıl renklendirmişler


etrafda dolaşıp duran kokular 
tarif bile edemeyeceğim
ama hadi bir deniyeyim
rüzgarla fışkırıyor
taze kozalak
yeşil ot ve yaban çiçekleri
durup durup gülümsetiyor

Perşembe, Nisan 22, 2010

çekmeceden ekrana gelmiş dünüm

sarı karıştırınca fotoğrafları akşam vakti
sabah e-postamda 
gece yarısını geçtikten sonra gönderilmiş
kareler günaydın dedi bana...

yılların ağırlığı sinmemiş daha vücutlara
hep öyle kalınacakmış gibi geçen çocukluğun
o anları dondurmuş görüntüleri 



böyle görünce dünleri
yarına bırakma kaygısı başlıyor 
değil mi?
bu günleri



Çarşamba, Nisan 21, 2010

genetik mirasın tarihçesi

bazen bazı anlar oluyor hayatta
nefesimi kesip izlediğim
yarım saat önce geldi bu resim
kardeşim bulmuş
anneanne evinden yürüttüğü fotoğrafların arasında

tam yüz yıllık
-türlü spekülasyonlar 40 yıllık olduğunu söylüyorlar ama olsun-
kesilip saklanmış 1 tuval
üzerinde ise bir kayık
annemin dedesinin bir resmi
garip değil mi?

çok varmış eskiden bunlardan
ordan oraya taşınırken dağıtılmış
çok olduğu için değeri pek anlaşılamamış

günümün rengi ve
ailenin yaratma güdüsününse
genetik kanıtı oldu
teşekkürler büyük dede...

Cuma, Nisan 16, 2010

denedim

akşam 1 hevesle
taş boyaları tek tek açtım
renk kodlarını sırasıyla deftere yapıştırdım

elimde fırçam
aklımda çiçekler
önümde su ve kağıdım
ama sadece denedim...

okul boyalarından gerçekten farklıymış
suya, kağıda, daha fazla boyaya
tepkisini tek tek aldım
ama kafayıda fena karıştırdım...

yarın ders var
hoca el altında
yakalayıp oturtup masa başına
bu boyaları kullanmanın yolunu
bir bir anlattıracam ona

Perşembe, Nisan 15, 2010

heyecanlanıyorun

özveri görüyorum
severek işe sarılma görüyorum
kıskanıyorum

akşam eve yorgun argın
elini kolunu kaldıramayacak hale gelmiş
bir koc'A ile yaşıyorum
şaşırıyorum...

her yeni hikayede
farklı tatları yakalıyorum

gözümün önünde gelişen
fikirlerin sahibi amatör ruhlara
hasetle bakıyorum
bazende kendime pay çıkartıp
birazda olsun tatmin oluyorum

dügünhikayemizin hikayesi yazılmalı
dünden bu güne
teknolojyi kendi perspektiflerinde yarattıkları
sanatla birleştirmeleri
kesinlikle bir gün kaleme alınmalı

tam doğru ifadelerle
sizi size anlatmak için
bekliyorum

yumuta

benim baba
tuhaf tesadüf ama
o da ismail amca

ben gurbetteyken yıllar önce
aramızda onca mesafeyle
yumuta ismini takmışdı bana
açıklamasıda yumurta değil yumutaaa
sonra bana
yumuta yukarı yumuta aşaaa...

gökçoş geliyo haftasonu
benim küçük
kardeş sarı

açmış telefonu babama
"alo baba
haftasonu gidiyorum ben
çift sarılı yumutaya"

Çarşamba, Nisan 14, 2010

taş boya | pıt pıt pıt

epeyce ürktüm sabah 
arabama vurulunca
kalbim anca sakinledi diyebilirim
allah beni
büyük kazadan
beladan korusun 
ne diyeyim

mavi boncuğu takmaktan başka
alınacak başka bir önlem de yok ha...

"neyse kapatalım bu kötü bahsi"

sabahdan beri klik klik araştırmadayım
aslında elimde markam
aşağı yukarı fiatlarımda var da
olsun bakayım da içim rahat etsin
dimi ama

taş sulu boyalarım yolda
artık bişiler çizer boyar
duvarlara bile asarım hayalleriyle
önümde müsvette kağıtlar
figürleri tasarlama halindeyim


aa birde 14/4/10 saat 14 civarı
benimki bana "pıt pıt pıt" yaptı..

arabama vurdular bu gün...

sarsıldım biraz ben
sabah işe gelirken
önümün önü durdu
önüm durdu
ben durdum
arkamdaki duramadı
güm...

en tuhafıma giden
o ilk duran
dünyadan habersiz
olmayacak o alanda
yolcusunu indirdi
yoluna bi güzel devam etti!

Pazartesi, Nisan 12, 2010

yatıp uyumak lazım

gözler kapanıyorsa ağırından
hemen yatağa koşmak lazım


salonda televizyon karşısında
bir başlarsa tatlı uykum
imkanı yok 
dürtüklenmeden kalkıp gitmemin


tam gözlerimi kapatma arifesindeyim
gitmeli miyim gitmemeli mi?
ama o tatlı uyku yok ki yatakda...

Cuma, Nisan 09, 2010

2010 - 1989=21 yıl...



20 senenin tümden değiştirilmiş hali
"e-mail attım" telefonuyla annenin
1 klik arkası oluverdi
tabiki hemen
kliklendi

yazlığın kokusu 
her daim hep burnumda
eh bu yeni oluşum da
koşa koşa gidilip görülmeyi
kesinlikle hak etti

Perşembe, Nisan 08, 2010

gel gel gel...


keyif alınmalı hayattan
ki küçük süprizler hazırlasın 
adına kitaplar yazılan
milletin pazarlama aracına çevirdiği
kocaman o evrensel enerjiyi
bizi şaşırtmak için kullansın

hayırdır şaşırdım mı?
süprizler mi var?
yooo

küçük küçük
çağırayım dedim
gel gel gel...

Pazartesi, Nisan 05, 2010

kürkçü dükkanı


ilk hafta hareket yasak
bana değil ona ona 
maymun surata!
2. hafta istesemde hareket edemedim
bahanesi yok beta beta!

bir sağa devril
bir sola
15 gün geçmiş 
kürkçü dükkanından uzakda
tuhaf ama
sanki buralarda olmalıyım daha...

bahar gelmiş
hatta bizim bahçeye
istanbulu kıskanıp
laleler bile ekilmiş

ufak bir hesapla 
4 ay daha gider gelirim
sıcak 
güneş 
dinlemeden

sonra bana 
uzunca kısa 1 ara
ama sadece masa başına...

 
template by suckmylolly.com